7 Nisan 2011 Perşembe

YOĞURDUN FAYDALARI



Yoğurdun suyu çok vitaminlidir.
Bu yüzden, süzmeden yenilmesi yararlıdır. İçinde yüksek oranda B vitamini bulunur.
Şeker hastaları için çok yararlı bir besindir. Kaymağı alınmış ve ekşimemiş bir yoğurdu, rahatlıkla şeker hastalarına yedirebilirsiniz. Özellikle akşam meyve tüketiminden sonra yenilen yoğurt, midede biriken şekeri dengeler. Böylece bedenin şekeri ortadan kaldırmak için ürettiği ensülin salgısını azaltıp, ensülinin bedene verdiği zararı ortadan kaldırır.
Yoğurdun bir diğer özelliği sindirimi kolaylaştırmasıdır. Bağırsakların çalışmasına yardım eder. Ancak midesi çok duyarlı olanlara ve onikiparmak bağırsağı ülseri olanlara dokunabilir.
Yoğurt, hasta ve zayıf bünyeler için, sütten daha besleyici, sindirimi kolay bir gıdadır.








[ALINTIDIR]
Yoğurdun içindeki flor, diş çürümelerini engeller.
İçerdiği iyot sayesinde tiroit bezlerini çalıştırır. Guatr hastalığının tedavisine yardımcı olur.
Yoğurdun içinde bulunan kalsiyum, diş ve saç gelişimini sağlar. Sinir sistemini düzenler ve kişiyi çabuk öfkelenmeye karşı korur.
Bulaşıcı hastalıkların tedavisinde önemli etkisi vardır. Özellikle çocuklarda görülen, bulaşıcı karaciğer iltihabı (hepatit) hastalığının tedavisinde kullanılır.
Tüberkülozlu hastalar üzerinde antibiyotik etkisi vardır.
Tifo ve ishal gibi hastalıkların tedavisinde yoğurt yenmesi tavsiye edilir.
Bağırsaklarda bulunan tehlikeli ve zararlı mikropların çoğalmasına ve yaşamasına engel olur.

FARE TEKERLEMESİ

Dedem gördü fareyi.
Ninem kaptı süpürgeyi.
Annem hop hop hopladı.
Odayı çığlık kapladı.
Kardeşim avaz avaz,
Ağladıkça ağladı.
Aman fare ne yaramaz!
O kaçtı, dedem kovaladı.

Tekir nerede?Tekir nerede?
Kaçmış gitmiş komşu evine.
Hepimizle oyun oynadı,
Bir küçcük fare 

ANNE BABA EĞİTİMİ


Bir insanın bu dünyada sahip olabileceği en değerli varlığı çocuklarıdır. Hepimizin çabası ve endişesi çocuklarımızı en iyi şekilde yetiştirmektir. Bu çabalarımızın bir parçası onların iyi bir eğitim almalarını sağlamaktır. Bugün bir anne-babanın yapabileceği en değerli yatırım, çocuklarına iyi eğitim imkanları hazırlamaktır. Eskiden ana-babalar, çocuklarını çok sevdikleri için, ileride sıkıntıya düştüğünde işine yarasın, zorluk çekmesinler diye, evler, arsalar, mülkler, miraslar bırakıyordu. Çocuklarımızın bu mirası korumakta zorluk çektiğine birçoğumuz tanık olmuşuzdur. Halbuki bugün çocuklarımıza sağlayabileceğimiz en önemli mirasın eğitim olduğu kabul ediliyor. İyi bir eğitim almış ve kendine güvenen çocukların istediğini elde edebileceğine inanıyoruz.

Bir çocuğun eğitiminden istenen sonucun alınabilmesi, ancak aile ile eğitim kurumunun sıkı ve samimi işbirliği ile gerçekleştirilebilir. Bir çocuğun eğitiminin sadece onu bilgi sahibi yapmak ve sınavlara hazır hale getirmek olmadığının bilinmesini istiyoruz. Çocuklarımızı sınavlara hazırlamanın yanında onların duygusal, sosyal, bedensel, ahlaki ihtiyaçlarının ve sorunlarının karşılanması da eğitimlerinin önemli parçalarını oluşturmaktadır. Başka bir ifade ile biz; kendi kendine yeten, atak, girişken, sorumluluk alan, soru soran, araştıran kurallara niçin uyması ya da uymaması gerektiğini bilen, hakkını arayan, gerektiğinde itiraz eden, liderlik vasıflarına sahip, kendisi ve çevresi ile barışık bir insan yetiştirme felsefesine inanıyoruz.

Paylaşmak istediğimiz düşüncelerimiz sizlerin haberdar olmadığı bilgiler değil. Bütün anne-babaların iyi niyetli olduklarından ve çocukları niçin iyi şeyler yapmak istediklerinden hiç şüphemiz yok. Bununla birlikte bilimsel araştırmalar, çocuklarımızın dengeli ve sağlıklı gelişimlerinin ve eğitimlerindeki başarıların, aile içi ilişkilerden ve ana-baba tutumlarından birinci derecede etkilendiğini söylemektedir. Bu itibarla çocuklarımız ile ilişkilerimizi ve ana babalık anlayışlarımızı, aşağıda özetlenen bilgiler çerçevesinde yeniden gözden geçirmemiz gerektiğine inanıyoruz:

1- Sadece “seni seviyoruz” demekle yetinmeyiniz. Sevgi, duygu ve düşüncelerin paylaşılmasıdır. Evinizin sevinçlerine ve sıkıntılarına onu ortak ediniz. Sevgi saydam olmalıdır. “İçinden sevmek” şeklinde bir sevgi biçimi yoktur.

2- Çocuğunuza sevginizi karşılıksız veriniz. Çocuk şartsız sevilmelidir. “Ön şartlı sevgi” diye bir sevgi biçimi olamaz.

3- Sevginiz hoşgörüdür, fakat vurdumduymazlık ve boş vermek demek değildir. Çok sevmek adına her davranışı hoşgörü ile karşılamanın çok olumsuz sonuçları olacaktır. 4- Sevgi, çocuğun kendisini tanımasına ve yeteneklerini geliştirmesine yardım etmektir. Onun kendini tanımasına, ifade etmesine ve yeteneklerinin farkına varmasına ortam ve fırsatlar hazırlayınız.

5- “Sen benim söylediklerimi yap, gittiğim yoldan gitme” yaklaşımı son derece yanlıştır. Unutmayınız; çocuklarımız bizim söylediklerimizden çok yaptıklarımızı benimserler. Çocuklar sizin söylediklerinize değil, yaptıklarınıza dikkat eder.

6- Çocuklar ile sağlıklı ilişki kurabilmenin en iyi yolu, önce onu duymak, dinlemek ve söylediğini anlamaya çalışmaktır. Lütfen çocuklarınızı dinleyiniz. Dinlemek onlarda “önemsenmek” ve “değerli görülmek” anlamlarına gelir ve “ait olma” ihtiyacını ve duygusunu karşılar.

7- Çocuğunuzun içinde bulunduğu gelişim dönemine ait ihtiyaçları ve sorunları da vardır; onların öncelikle bu dönemdeki ihtiyaçları karşılanmalı ve yaşadığı döneme ait sorunlarının çözümünde yardımcı olunmalıdır. Özellikle psikolojik ve sosyal alanda, çocuğunuzun gelişim dönemine ait özelliklerini ve ihtiyaçlarını öğreniniz ve bunları karşılayınız.

8- Çocuğun sağlıklı eğitimi ancak eğitim kurumu ile ailenin etkin işbirliği ile gerçekleşir. Çocuğunuzun eğitim gördüğü kurumları sıklıkla ziyaret ediniz ve öğretmen ve uzmanlarla görüşünüz..

9- Çocuğunuzda mülkiyet fikrini oluşturunuz ve özel hayatın gizliliği ilkesini, onun özel yaşantısına saygı göstererek kazandırınız. Bu anlamda, çocuğunuza ait eşyaları izinsiz almamak, odasına kapısını vurarak girmemek gibi davranışlar çok önemlidir.

10- Çocuğunuzu bazen tanık, bazen de yargıç olarak kullanmayınız. Yakın çevremiz ile ya da eşimiz ile olan tartışmalarımızda çocuklarımızdan tanık, yargıç ya da iletişim aracı olarak yararlanmak, onların ruh sağlıklarına ciddi zararlar verir.

11- Ona faal olma fırsatı tanıyınız. Bütün işlerini onun yerine siz yapmayınız. Unutmayınız, gelişme, olgunlaşma ve öğrenme ancak yaşantılar yolu ile gerçekleşir. Çocuklarımızın “problem çözebilen”, “baş etmeyi” bilen, ve “kendi kanatları ile uçabilen” bireyler olabilmesi onlara etkin olma fırsatları tanıdığımız oranda gerçekleşir.

12- Kontrolsüz bir biçimde TV programları izlemesine göz yummayınız. Seviyesine hiç uygun olmayan cinsel içerikli ve saldırganlık dolu programları izlemesine, yapıcı ve seçenek getirici bir yaklaşımla engel olunuz.

13- Korkuya dayalı bir eğitim uygulamayınız. Korkutularak yetiştirilen çocukların zamanla korkan ve korkutan insanlar olacağını hatırlayınız.

14- Ufak tefek hatalarını görmemezlikten geliniz ve toleranslı olunuz. Ondan kesinlikle mükemmel olmasını beklemeyiniz. Aldırış etmiyor gibi görünseler dahi, bizim düşünce ve görüşlerimiz çocuklarımız üzerinde çok etkilidir. Onlardan mükemmel olmasını beklemek, psikolojik sağlıklarını bozacaktır.

15- Çocuklarınızı “iyi komşu çocukları ile” kıyaslamayınız. Çocukların ruh sağlıklarında kalıcı olumsuz etkiler meydana getiren önemli yanlışlarımızdan birisi de kıyaslamaktır. Eleştirileriniz acımasız olmamalı, yapıcı olmalıdır. Tenkitten çok taktir etmek konusunda cömert olmak zorundayız. Eleştirmek gerektiğinde ise, eleştirimizi doğrudan çocuğumuza veya onun kişiliğine değil, yaptığı davranışa yöneltmek gerekir.

Sevgili anne-baba;

Önemli olan mükemmel bir anne baba olmak değildir. Bu konuda kendini geliştirme isteğini duyan ve çaba harcayan; yaptığı hataları gördüğünde bunda ısrar etmeyerek, hatadan dönme olgunluğunu gösterebilen ana-baba olabilmektir.Doç. Dr. Hasan YILMAZ
Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi